küçük bir gezi – İstanbul

Bir ay gecikmeli geliyorum blogda ya, artık tahmin edin tarihi :) İstanbul’a da Mart ayının başıydı geldiğimizde, nefis bir haftasonu geçirdik. Aslında öyle gezelim, dolaşalım niyetiyle gelmemiştik, Ekin’in kampı vardı onu getirdik, ama o kamptayken ben de arkadaşımı göreyim, hatta bir gün onun misafiri olayım deyince, sonuç harika oldu.

Tanıştırayım, bu da Çakır, arkadaşımın evinin sahibi olur :) Yalnız Deniz’den korktu biraz :)

yok baya korktu :)

Anadolu yakasında, Ümraniye’de arkadaşımın evi, dedik hava gayet güneşli, kahvaltıdan sonra Boğaz a, Kanlıca’ya inelim, işte bu fotoğraflar oradan. Bozkırın göbeğinde yaşayan birisi olarak diyebilirim ki deniz havası bambaşka, alın çayınızı, simidinizi, gazetenizi, oturun denize karşı, akşam olsun, güneş batsın :) Böyle bir ruh hali…

Sonra küçük teknelerle karşıya geçtik, karşısı Emirgan tabi, sahilde nefis bir boğaz manzarası var. Dedim Deniz’e şöyle kıyıda dur da fotoğrafını çekeyim, arkada Boğaz süper manzara, koştu hemen bağırdı yok istemiyorum diye. Sonra baktım sahilde oyuncak satan seyyar satıcının tezgahının arkasına geçmiş acelece (satıcı ortalıklarda yok) beni burada çek diye bana bağırıyor :) işte bunlar da o andan…

Sevdiklerimizi gördük mutlu olduk, şımartıldık, dinlendik, huzur bulduk, daha ne olsun…

Fotoğraf severler için not: Ben konunun turistik değil de insan olduğu seyahatlerde (bir yakınımı ziyaret, evde bir bebek, çocuk varlığı) yanıma sadece 50 mm lensimi alıyorum, hem çok hafif ve küçük, yer kaplamıyor, hem de çok keskin ve alan derinliği isteğiniz varsa (özellikle çocuk ve bebek fotoğraflarken, portrelerde) süper iş yapıyor.

Leave a reply

Your email address will not be published.